"Türküm, Doğruyum, Çalışkanım..." Andımızın Kaldırılması Hakkında (1 Ekim 2013 Tarihli Bir Yazım)


ERKİN SAYILKAN - "TÜRKÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM..." ANDIMIZIN KALDIRILMASI HAKKINDA
                Ön Uyarı: 1 Ekim 2013 tarihli, okullarımızda okutulan Öğrenci Andı’nın kaldırılması sonrasında, bugün belki bir kısmına katılıp, bir kısmına katılmayacağım görüşlerimi paylaşıyorum.
Fikirleri eleştirin, eleştirerek iyileştirin. Slogan budur...

Andımızın kaldırılmasında açıkçası pek sorun görmüyorum. Gençleri yetiştirmek, bilinçlendirmek aileden başlayan bir olay. Böyle antlarla, yeminlerle olmaz. Zira ne benim öğrenciliğimde ne de şimdi "Andımız" metnine böyle bir kutsallık atfedilmedi. Kimse bu metni "bir yemin" olarak görmedi. 18 yıl öğrencilik yaptım, bu 18 yılın hiç bir gününde böyle düşünen bir öğrenciye rastlamadım. Andımız, bu ülke öğrencileri için her daim "gereksiz yere okul bahçesinde ayakta beklenen 5 dakika" idi. Ve bu ülkenin öğrencileri ne çalışkanlığı, ne de dürüstlüğü, okul kapısında gereksiz yere bekledikleri o 5 dakikada ettikleri yeminle öğrenmedi. Zaten ilkokul 1. sınıfa giden bir çocuğa "Varlığım Türk varlığına armağan olsun" diye yemin ettirmek de açıkçası komiktir. 

Mesele, okulun bahçesindeki antta değildir. Okula gelene kadar aldığınız eğitim ve eğiliminizden başlayarak bütün eğitim hayatınızdadır mesele. Örneğin;

- Ailesi tarafından bağnazlığın herhangi bir türüyle yetiştirilmiş bir gence -ki burada sadece dini bağnazlık değil, sol veya sağ şekilleri olan siyasi bağnazlık da vardır-, okul bahçesinde ettiği yeminin bir etkisi olmaz. Kimse açık görüşlü olmayı okul bahçesinde öğrenmemiştir bu ant sayesinde.

- Yeniliklerden hazzetmeyen bir düşünce yapısını, okul bahçesinde ettirilen yeminin, "Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir" kısmıyla ilerici yapamazsınız. Zaten ilerlemelere açık yetişen bir bireye de bu andı okutmanın gereği yoktur.

- Ailesinden büyüklere saygı dersi alan, küçük kardeşlerini koruması gerektiğini öğrenen bir bireye de "İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak" dedirtmenin manası yoktur.

- Dürüstlüğün, çalışkanlığın sadece okulda değil, ailede de öğrenilen erdemler olduğunu düşünürseniz, "Doğruyum, çalışkanım" demenin gereği de kalmaz. 

- Herkesin doğuştan Atatürkçü olmasını istemek, açıkçası diğer siyasi görüşlere karşı doğru bir yaklaşım değildir. Atatürk'ün "açtığı yolda, gösterdiği hedefe yürümek" herkesin istediği birşey olmayabilir.

- "Türküm" demekten çekinmem açıkçası, zira çekinmekte bir mantık yoktur, açıkça söylenir. Ancak bu ülkenin vatandaşı olup da kendini "Türk" olarak görmeyen sayıca azımsanamayacak bir miktarda topluluklar vardır. Bunlara haftaiçi her gün okul bahçesinde "Türküm" veya "Ne mutlu Türküm diyene" dedirterek birşey kazanamazsınız. O açıdan bu kısımlar da başka bir etnik gruba söylettirildiğinde propaganda, bana söylettirildiğinde de benden aldığını bana satmak gibi birşey olduğundan gereksiz olduğunu düşünüyorum.

- "Yurdumu milletimi özünden çok sevmektir" kısmı ise, "millet" kelimesini "ülkede yaşayan herkes" olarak tanımladığımızda Andımız metnindeki kanımca tek gerekli kısımdır. 1933 senesinden beri okunan bu andı her gün tekrar edip, yine de bu ülkeye ihanet edenlerin sayısı az değildir. Bunların arasında politikacılar, bürokratlar, bilimum yetkililer, kanaat önderleri, özel ve tüzel kişilikler bol bulunur. Bunların arasında sağ, sol, kuzey, güney, doğu, batı, müslüman, gayrımüslim her taraftan şahıslar vardır. Bu andın, "Yurdumu milletimi özünden çok sevmektir" kısmını günde 7, haftada 49 kez bu şahıslara kafalarına vura vura okutturulması gerekmektedir. Yoksa zaten öğrenciler bahçede askeri düzenle dizilip okudukları bu "Öğrenci Andı"nı dün de gereksiz görüyorlardı, bugün de gereksiz görmektedirler.

Herkese selam ediyorum, hepinizi seviyorum...

Ek: Bu tür metinler pek çok ülkede yer almakta ve okunmaktadır ancak bu doğruluğunu göstermesi açısından bir işaret değildir. Avrupanın çoğu ülkesinde yokken, bu ülkede kadınlara seçme-seçilme hakkı verilmiştir. Bu konuda da olmayan ülkelerden örnek alınıp, bu hak getirilmeyebilirdi. Andımız hakkında da aynı şekilde düşünüyorum...

Ek2: Adı bende saklı bir arkadaşımın eleştirisi ve verdiğim cevap:

Eleştiri: erkincigim iyi hos demissin, dogru demissin, turklugu ataturkculugu niye dayatalim diyorsun hakli olarak, zaten zorla da olmuyor. yani andimizla ataturkcu olan yada kendini turk hissetmeye baslayan oldugunu sanmiyorum.. Lakin bu adim demokratiklesme icin atildiysa ayni adimlarin inanc vicdan fikir ozgurlugu icin de atilmasi, aynı hassasiyetin gösterilmesi gerekmez mi.. burdaki amac ogrencileri 5 dakikalik iskenceden kurtarmak mi sadece.. madem orda okunan andin marsin hicbir onemi etkisi yok niye zehir olarak degerlendiriliyor.. peki tek zehir andimiz mi, mesela ortaokulda din kulturu hocamizin ortaya masa cekip bizlere namaz kildirdigi günlerin, lisedeki tarih hocamin tarihimizi anlatmak yerine kirmizi yada yesil kapli kitabindan arapca anlamadigimiz dualar okudugu gunlerin, yatili okullarda cemaate cekmek icin yapilan her turlu sirinlige goz yuman sistemin cocuklarimiza genclerimize akittigi "zehir", ailemiz ile baski ortami arasinda sıkısıp kaldigimiz 5 dakikayla sınırlı olmayan "iskenceler" icin ne yapildi.. Bi' andla karakter olusmaz elbet, ama bu cemaat devlet isbirligiyle toplum aymazligiyla yapilan baskıların etkisinde kalan o kadar cok cocuk genc varki.. hicbir cocugun digerine turk degilsen senle oynamam dedigini duymadim (ki bu yasanmadigi anlamina gelmez) ama "kuran kursuna gelmezsen senle oynamayiz" diyen cocuklarimiz var, bu onlarin dusuncesi degil elbet.. Sistematize elbirligiyle her kosulda her mekanda uygulanan baskinin icinde yasarken, sadece andimizin milli bayramlarin yasaklanmasi, baska grupların icinde olduğu baskıyı daha da pekistirmk için yapılmış gibi duruyor. bu yüzden de samimi değil maalesef

Cevap: "erkincigim iyi hos demissin, dogru demissin, turklugu ataturkculugu niye dayatalim diyorsun hakli olarak, zaten zorla da olmuyor. yani andimizla ataturkcu olan yada kendini turk hissetmeye baslayan oldugunu sanmiyorum.." sıkıntı yok buradaki görüşü ben de belirtmişim etkisiz olduğu şeklinde tanımlamışım hatta...

"Lakin bu adim demokratiklesme icin atildiysa" demişin, sanmıyorum ben de senin gibi demokratikleşme amacıyla atıldığını, sadece bu sebeplerden iyi oldu dedim yani burada da sıkıntı yok. 

"ayni adimlarin inanc vicdan fikir ozgurlugu icin de atilmasi, aynı hassasiyetin gösterilmesi gerekmez mi.." elbette gerekir, başka bir arkadaşın paylaşımına da yazmıştım hatta demokratikleşme paketi fos çıktı diye. yani bunların gelmesini beklemiyordum, beklediğim gibi de oldu. yani yine sıkıntı yok, katılıyorum.

"burdaki amac ogrencileri 5 dakikalik iskenceden kurtarmak mi sadece.. " elbette değil, dipteki maksadı tam bilemem ama meselenin bir ucunun (veya pek çok ucunun) Atatürk'e dokunduğunu söylemem yanlış olmaz herhalde yani yine katılıyorum.

"madem orda okunan andin marsin hicbir onemi etkisi yok niye zehir olarak degerlendiriliyor.. peki tek zehir andimiz mi, " valla "zehir" demedim de, "gereksiz" diye niteledim ben en sert şekilde tanımlamam gerekirse "propaganda" diyebilirim. Burada zehir diye nitelemem için bu metnin birine zararı olmuş mu ona bakarım. Pek zararlı olduğunu düşünmüyorum zaten. Yani kısacası buradaki kısma da tanım olarak katılıyorum.

"mesela ortaokulda din kulturu hocamizin ortaya masa cekip bizlere namaz kildirdigi günlerin, lisedeki tarih hocamin tarihimizi anlatmak yerine kirmizi yada yesil kapli kitabindan arapca anlamadigimiz dualar okudugu gunlerin" Valla arapça dua okuyan tarih hocam olmadı (tabi dersle alakasız olduğundan yersiz ve de yanlış) da sırada namaz kıldırdığını gördüğüm bir din hocam olmuştu. Ben zaten Din Kültürü dersine karşıyım, AKP'nin modaya uyup oy toplama amaçlı olarak her daim eleştirdiği 12 Eylül darbesinin getirdiği bir kazançtır bu ders onlar açısından. Bunun yerine bu dersin sayısı ve çeşidi arttırıldı ve atanan din öğretmenlerinin sayısı maşallah diğerlerine fark attı. Burada sıkıntımız yok yine.

"yatili okullarda cemaate cekmek icin yapilan her turlu sirinlige goz yuman sistemin cocuklarimiza genclerimize akittigi "zehir", ailemiz ile baski ortami arasinda sıkısıp kaldigimiz 5 dakikayla sınırlı olmayan "iskenceler" icin ne yapildi.." Burada da bir sıkıntımız yok gibi görünüyor, üniversite kaydı sırasında ve sonrasındaki 6 yıllık öğrenim hayatımd o cenahlara öğrenci çekmek için çalışan çok kişi gördüm. İnsanların toyluğunu, çaresizliğini bu şekilde kullanmalarına da asla doğru bir gözle bakmadım ve bakmam da. Yani sıkıntımız yok yine...

"Bi' andla karakter olusmaz elbet, ama bu cemaat devlet isbirligiyle toplum aymazligiyla yapilan baskıların etkisinde kalan o kadar cok cocuk genc varki.." Burada şöyle bir orantısızlık gördüm gibi. Andımız gibi "etkisiz" gördüğüm bir metinle, devlet destekli cemaat propagandası arasında bir kıyaslama yapılabileceğini sanmıyorum. Ayrıca bunun çaresi de andımız değil tabii ki. "Aileden başlayıp okulda devam eden düzgün bir eğitim ve karakter gelişimi" şeklinde gerekli olanı tanımlayabilirim ki böyle bir konferans adına benzedi laf aramızda  Yani cemaatin etkisi konusunda da sıkıntımız yok zaten üstteki paragraftakinin devamı gibi oldu biraz bu paragraf da...

"hicbir cocugun digerine turk degilsen senle oynamam dedigini duymadim (ki bu yasanmadigi anlamina gelmez)" evet yaşanmadığı anlamına gelmez ama ben de duymadım açıkçası. sıkıntı yok yine...

"ama "kuran kursuna gelmezsen senle oynamayiz" diyen cocuklarimiz var, bu onlarin dusuncesi degil elbet.." valla bunu da duymadım ama yaşanmadığı anlamına gelmez, ve yine söylediğin gibi bu ailelerin çocuklarına aşıladığı birşey olabilir çok yüksek ihtimalle. bunun için toplumu bu konularda bilinçlendirmek gerektiğini düşünüyorum, insanların birbirlerinin hayat tarzlarına, dini ve fikri yapılarına saygı duyması ve bunları bahane ederek ayrımcılık yapmaması lazım geliyor diye düşünüyorum yani yine sıkıntımız yok...

"Sistematize elbirligiyle her kosulda her mekanda uygulanan baskinin icinde yasarken, sadece andimizin milli bayramlarin yasaklanmasi, baska grupların icinde olduğu baskıyı daha da pekistirmk için yapılmış gibi duruyor. bu yüzden de samimi değil maalesef" Baskı konusuna katılıyorum bazı taraflarda kısmen, bazı taraflarda gayet pasif şekilde ama bazı yönlerden de güçlü bir baskı altında yaşıyoruz ve sadece bizler değil, iktidardan memnun olup, onlara oy verenler de, eleştirmek istediklerinde buna imkan ve cesaret de bulamayabiliyorlar örneğin. "Samimi" olmadığını 4. paragrafta da belirtmişim icraatın sebebi muhtemelen bir uçtan Atatürk'e dokunmasıyla alakalıdır diye ama bütün sebeplerini de buna bağlayamam kesin olarak. ama kısmen bu sebebin etkisi tartışılmaz tabii. elbette samimi değil, üniversite adı değiştirip "Alevileri de unutmadık" diyenlerin ne samimiyeti olabilir ki


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ünsal Oskay - İletişimin ABC'si

Falih Rıfkı Atay - Zeytindağı

Sâdık Hidâyet - Kör Baykuş (Bûf-i Kûr)